1 Aralık 2012 Cumartesi

Haccın unsurları

0 yorum

Haccın unsurları 
İlgili ayetler - 1: Bakara; 196-203
196- Ve Hacc ve umreyi Allah için tamamlayın. Buna rağmen, eğer alıkonulursanız, o zaman hediyeden kolayınıza gelen şey! Bununla beraber bu hediye, yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. Artık içinizden hasta olana veya başından ona (tıraşa) bir rahatsızlığı bulunana oruç veya sadaka yahut da ibadetten bir fidye! Artık emin olduğunuz zaman da her kim umrede hacca kadar kazanç sağladıysa, artık hediyeden kolayına geleni! Fakat kim bulamazsa artık üç gün haccda, yedi de döndüğünüzde oruç tutması! Bu, tam ondur. Bu (hüküm), ailesi Mescid-i Haram’da hazır olmayanlar içindir. Allah'a takvalı davranın ve şüphesiz Allah'ın cezasının çok şiddetli olduğunu bilin.
197- Hac, bilinen aylardır. Artık her kim o aylarda haccı başlayıp kendisine farz ederse; artık haccda refes (kadına yaklaşmak, çirkin söz söylemek), günah işlemek ve kavga etmek yoktur. Siz hayırdan ne işlerseniz de, Allah onu bilir. Ve azık edinin. Şüphesiz ki azıkların en hayırlısı takvadır. Ve ey düşünme yeteneği olanlar! Bana takvalı davranın!
198- Rabbinizden bir lütuf istemenizde hiçbir sakınca yoktur. Artık Arafat’tan ayrılıp akın ettiğinizde, Meş’ar-i Haram’da hemen Allah’ı anın. Ve O’nu, O’nun size gösterdiği gibi anın. Ve siz bundan önce gerçekten sapıklardan idiniz.
200, 203, 199- Sonra da ibadetlerinizi (görevlerinizi) gerçekleştirdiğinizde, tıpkı babalarınızı andığınız gibi hatta daha kuvvetli bir anışla Allah’ı anın. Ve Allah’ı sayılı günlerde anın. Artık kim iki gün içinde acele ederse ona günah yoktur. Kim de ertelerse ona da günah yoktur. Bu, takvalı davranan kimseler içindir. Allah'a takvalı davranın ve şüphesiz kendinizin O’na toplanacağınızı bilin. Sonra da insanların akıp geldiği yerden siz de akıp gelin ve Allah'tan bağışlanma isteyin. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. İşte insanlardan bazısı, “Ey Rabbimiz bize dünyada ver!” diyen kimselerdir. Onun için de ahirette bir nasip yoktur.
201- Yine onlardan, “Rabbimiz! Bize dünyada bir güzellik-iyilik ve ahirette de bir güzellik-iyilik ver ve bizi ateşin azabından koru!” diyenler vardır.
202- İşte onlar, kendileri için kazandıklarından bir nasip olanlardır. Ve Allah, hesabı çok çabuk görendir. 
Bu ayetlerde haccın, kıble rüknünden sonraki unsurları açıklanmaktadır. 203. ayet, 200. ayetteki Allah’ın zikri konusunun açılımı olduğu için, 203. ayet ile 200. ayetin meali bir bütün olarak, tek paragraf halinde verilmiştir.
Bu ayetlerde haccın ikinci aşaması anlatılmaktadır. Ayetlerden anlaşılacağı üzere hacc ve umre görevi sadece Mescid-i haramda yapılıp bitirilmemektedir. Bu ibadetin bir de ordugâh safhası söz konusudur. Rabbimizin “Ve Hacc ve umreyi Allah için tamamlayın” ifadesi, ikinci aşamanın da yapılmasını emretmektedir. 
Umre 
Umre, sözcüğü herkesin bildiği “ömür; hayat” sözcüğünün türevlerindendir. Ki bu sözcüğün imar, mimar, tamir, tamirat gibi birçok türevi Türkçeye de geçmiştir. Bu sözcük kalıbı itibariyle “bir kere; kısa süreli ömürlenmek” anlamındadır. İsimleştiği zaman da; “bir kere; kısa süreli ömürlenme” anlamına gelir. Bu isim hali Kur’an’da Bakara/ 196’da iki kez yer almıştır.
Umre sözcüğünü “Ka’be”, “beytüllah”, “hacc” kavramlarıyla tamlama yaptığımızda, “Ka’be’den (Yüksek İlahiyat Okulundan) kısa süreli yararlanma” demek olur ki, bu da bir bakıma bir nevi, kurs, konferans, kongre, sempozyum niteliğindeki bir etkinlikle kısa süreli yararlanma, inanç ve amel açısından tekrar gözden geçirilme demektir.
Mealini aşağıda verdiğimiz Bakara/ 158 ayetinin orijinalindeki -bizim “Umre yaptırılırsa” diye çevirdiğimiz- “ أو اعتمرEv i’tamera” sözcüğü kalıp olarak mutavaat (uyum) anlamı içermektedir. Burada konu edilen hacc kastıyla değil de bilvesile; biri tarafından “kısa süreli ömürlendirilirse” demektir ki bu da, hacc yapanların, yardımcıları, hizmetçileri veya davet ettiği misafirleri gibi kişileri kapsamaktadır. 
Hacc, bilinen aylarda yapılacaktır. 
Bilinen aylar
Geleneksel açıklamalarda, ayetteki “bilinen aylar” ifadesi hakkında; “Şevval, Zülkade ve Zülhicce” aylarıdır, “Şevval, Zülkade ve Zülhicce'nin ilk on günüdür.” tarzında farklı anlayışlar ortaya konmuştur. Bu anlayışlar, bir bakıma Kur’an inmeden önceki anlayışın devamıdır. Uzun yıllardan beri de hacc, maalesef sadece “zilhicce” ayında uygulanmaktadır.
Burada dikkat edilmesi gereken bir husus da; Rabbimizin, Bakara/ 197. ayetten açık olarak anlaşıldığı gibi, hacc için ayları kapsayan bir süreç öngörmüş olmasına karşılık, Umre için herhangi bir süreden söz etmemiş olmasıdır. 
Bizim tahlilimiz
Ayette Rabbimiz “Hacc, bilinen aylardır” buyurarak; haccın ne zaman, hangi aylarda yapılması lazım geldiğinin belirlenmesini ve bunun İslam alemine duyurulmasını, Müslümanların da bilinen ve bildirilen bu aylarda, tertip tertip askere gider gibi hacca gitmesini istemektedir. Ayette kullanılan “eşhür” sözcüğü çoğul olduğundan haccdaki bir dönem (tertip; eğitim süreci), en az üç ay olmalıdır. Ayetteki “eşhürün malumat” ifadesi nekre bir ifadedir. İslam öncesi kabul tasvip görseydi bu ifade nekre gelmeyip marife gelirdi. Bu demektir ki, Müslümanlar bir “Hacc organize komitesi veya Hacc emiri” oluşturacaklar, bu kurum Hacc dönemlerini belirleyerek ilan edip herkese bildirecek, herkes de ilan edilen dönemlerde gidip Komite’ye veya Emir’e teslim olacaktır. Hacc, 26-29’da altını çizip büyük harfle yazdığımız “SANA GELSİNLER!” ifadesi dikkatlerden kaçmamalıdır. Orada kesinlikle başıboş, plansız, programsız dolanılmayacak, komite tarafından belirlenen, planlanan eğitim ve öğretim programı uygulanacaktır. 
Hacc; 26-29:
26-29- Ve hani Biz, bir zamanlar, “Sakın bana hiçbir şeyi ortak koşma; dolaşanlar, orada kıyam edenler (zulme baş kaldıranlar), rükû edenler, secde edenler için evimi tertemiz et, kendilerine ait bir takım menfaatlere tanık olmaları ve Allah’ın kendilerine rızk olarak verdiği hayvanlar üzerinde belli günlerde O’nun adını anmaları için insanlar arasında haccı duyur. Yürüyerek veya incelmiş (yorgun düşmüş) binekler üstünde her derin vadiyi aşarakSANA GELSİNLER! Sonra kirlerini giderip temizlensinler. Adaklarını yerine getirsinler. Eski evde/ özgür evde (Ka’be’de) dolaşsınlar.” diye, o evin (Ka’be’nin) yerini, İbrahim için hazırlamıştık. -Siz de onlardan yiyin ve zorluk çeken fakiri doyurun- 
Bakara/ 196. ayetin ikinci kısmında (ayetin ilk ve son cümleleri arasında) detaylı olarak verilen; “Buna rağmen, eğer alıkonursanız, o zaman hediyeden kolayınıza gelen şey! Bununla beraber bu hediye, yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. Artık içinizden hasta olana veya başından ona (tıraşa) bir rahatsızlığı bulunana oruç veya sadaka yahut da ibadetten bir fidye! Artık emin olduğunuz zaman da her kim umrede hacca kadar kazanç sağladıysa, artık hediyeden kolayına geleni! Fakat kim bulamazsa artık üç gün hacda, yedi de döndüğünüzde oruç tutması! Bu, tam ondur. Bu (hüküm), ailesi Mescid-i Haram’da hazır olmayanlar içindir.” ifadeleri ile, haccın ikinci aşamasını gerçekleştiremeyecek olanların ne yapması gerektiği açıklanmıştır. Bu ifadelere göre onlar, yani haccın ikinci aşamasına katılmayanlardan ailesi Mescid-i haram’da bulunmayanlar, yani taşradan gelenler; kendileri oraya gidemeseler de, haccın ikinci kısmına Hedy yollamak ve sivilleşmemek durumundadırlar. Hedy yollamak zorunda olan bir diğer kesim de, haccın ilk aşaması sırasında Mekke’de iken kazanç sağlamış olanlardır. 
Hedy 
Hedy, “hacc yapanların yiyeceğini karşılamak için Ka’be’ye sevk edilen (hediye olarak gönderilen) canlı hayvan” demektir. Genelde deve ve sığır cinsinden büyükbaş hayvanı içerir. Hedy konusunun ayrıntıları, Hacc suresinde yer almaktadır: 
Hacc; 30-38:
30, 31- İşte böyle! Ve kim Allah’ın dokunulmaz kıldıklarına saygı gösterirse, bu, kendisi için Rabbinin katında şüphesiz hayırdır. Size bildirile gelenden başka bütün hayvanlar size helal kılınmıştır. O halde Allah’a yönelmişler olarak, O’na şirk koşanlar olmayarak o putlardan olan kirlilikten kaçının, yalan sözden de kaçının. Bilin ki, Allah’a ortak koşan kimse, gökten düşüp de kuşların kaptığı veya rüzgarın kendisini ıssız bir yere sürüklediği şey gibidir.
32– İşte böyle! Her kim Allah'ın varlığına işaret olan şeylere saygı gösterirse, şüphesiz bu (saygı gösterme), kalplerin takvasındandır.
33- Sizin için onlarda belli bir süreye kadar bir takım faydalar vardır. Sonra, bunların varış yeri; Beyt-i atik’edir (eski eve, özgür eve; Ka’be’yedir).
34, 35– Ve Biz, her ümmet için, Allah'ın kendilerine hayvanların behiminden rızk olarak verdikleri üzerine O'nun adını ansınlar diye bir mensek (ibadet yeri/ibadet biçimi) kıldık. İşte, sizin ilahınız, bir tek ilahtır. Onun için yalnız O'na teslim olun. Allah anıldığı vakit onların kalpleri titreyen, kendilerine isabet edene sabreden, salâtı ikame eden ve kendilerini rızklandırdığımız şeylerden infak eden o, Allah'a içtenlikle boyun eğenlere müjdele.
36– Büyükbaş hayvanları da; Biz onları sizin için Allah'ın varlığının işaretlerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. O nedenle ön ayaklarının biri bağlı halde keserken/ saf halindelerken üzerlerine Allah’ın adını anın. Sonra yanları yere yaslandığı vakit de onlardan yiyin, ihtiyacını gizleyene ve isteyene de yedirin. Böylece Biz onları şükredesiniz diye size boyun eğdirdik.
37- Onların etleri ve kanları kesinlikle Allah'a ulaşmayacaktır. Ancak O'na sizden takva ulaşır. Size kılavuzluk ettiği üzere Allah’ı büyükleyesiniz diye onları size boyun eğdirdi. Ve Muhsinleri (iyilik-güzellik üretenleri) müjdele.
38- Şüphesiz Allah, inanan kimseleri savunur. Şüphesiz Allah, aşırı hain ve son derece nankörlerin tümünü sevmez. 
Saçları tıraş etmeme 
Hem Bakara/ 196. ayetinin ifadelerinden, hem de Maide suresinin aşağıdaki ayetlerinden anlaşıldığına göre; hacc yapan kimse, başını tıraş etmeyecek, refesten (kötü, çirkin söz, cinsel ilişki), küçük suç-büyük suç işlemek, kavga-düşmanlık gibi davranışlardan uzak duracak ve de avlanmayacaktır. 
Maide; 1, 2:
1 - Ey iman etmiş kimseler! Sözleşmeleri yerine getirin. Siz dokunulmaz (hacc görevi sürdürür) iken avlanmayı helal görmeksizin, size okunacaklar hariç, çeşitli hayvanlar size helal kılındı. Şüphesiz Allah dilediğini hükmeder (dilediği yasayı koyar).
“2 - Ey iman edenler! Allah’ın alâmetlerine, haram aya, hediylere, gerdanlıklarına ve Rablerinden lutuf ve rıza bekleyerek Beyt-ül haramı (Ka’be’yi) kastedenlere sakın saygısızlık etmeyin. Dokunulmazlığınız kalktığında (Hacc göreviniz bitince) da avlanabilirsiniz. Sizi Mescid-i Haram'dan çevirdiklerinden dolayı bir topluma karşı olan kininiz, sizi saldırıya da sevk etmesin. Ve iyilik ve takva üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerinde yardımlaşmayın. Allah’a takvalı davranın. Hiç şüphesiz Allah azabı çok çetin olandır. 
Maide; 95, 96:
95- Ey iman etmiş kimseler! Siz dokunulmaz iken (hacc görevini sürdürürken) av hayvanı öldürmeyin. İçinizden kim kasten onu öldürürse, yaptığı işin vebalini tatması için, Ka’be'ye ulaşacak bir hedy olmak üzere öldürdüğü hayvanın benzeri ona cezadır. -Buna içinizden iki adaletli kişi hükmeder.- yahut kefaret olarak miskinleri doyurmak, yahut onun dengi oruç tutmaktır. Allah geçmişi affetmiştir. Fakat kim de tekrarlarsa, Allah ondan intikamını alır (yakalayıp cezalandırarak adaleti sağlar). Ve Allah, Aziyz’dir, intikam sahibidir.
96– Kara avı ve onun yenilmesi, size ve yolculara yarar olmak üzere size helal kılındı. Kara avı ise, siz dokunulmaz (hacc görevi sürdürür) olduğunuz müddetçe size haram edilmiştir. Ve Kendisine toplanacağınız Allah'a takvalı davranın. 
İşte bu hükümler literatüre “ihram (yasaklama)” adıyla girmiştir. Ama “ihram” aynı zamanda şekilsel olarak da bir anlam kazanmış, dikişsiz, kefen benzeri bir giysinin de adı olmuştur. Bunun sebebi; hacca niyet etmiş, gelip hacc emirine teslim olmuş, İbrahimî eğitim alan kişilerin; iş, mevki, sosyal sınıf, ırk, cinsiyet, mal, mülk, çoluk çocuk gibi varlıklarını, kısaca bundan önceki hayatlarını geride bırakıp İbrahim peygamberin “Ben Rabbime gidiyorum” dediği gibi, dünyada iken ölümü göze alıp sanki mezara girer gibi buraya gelen kişiler olmaları gerektiğinden ve bu gerekliliği sembolize ettiği düşüncesi ile hacc süresince kefenvari bir giysi giymelerinden dolayıdır.
Ancak, böyle bir giysi Allah tarafından emredilmiş veya önerilmiş değildir. Bu, kulun samimiyetinden doğan duygusal bir davranıştır. Dolayısıyla, Hacc görevi yapanların belirli bir üniforma veya karma giysi giymelerinde bir sakınca yoktur.
Diğer taraftan, kişilerin tıraş olmaları, kendilerine değer vermelerinin bir simgesidir. Oysa, hacc süresince kimliklerin arka plana atılması ve sadece Allah’a kulluk ve hizmet düşünülmesi gerekmektedir. Bu sebeple de kişiler bu süreçte kişisel değerlerini ön plana çıkaramazlar.
Konumuz ihram ayetleri dikkate alındığında kesin hükümler ve ihtiyat hareketleri ile şu ilkeler söz konusu edilebilir:
“Eski kişiliğin hatırlanmaması için; koku sürmeme; makyaj yapmama; süslenmeme; krem kullanmama; lüks, değerli, kişiye gurur veren giysiler giymeme; saç sakal kesmeme; kimseye emir vermeme; hayvanları ve böcekleri bile öldürmeme ve incitmeme; kan akıtmama; bitkileri koparmama; kırmama; doğaya zarar vermeme; avlanmama; silah taşımama; evlenmeme; cinsel ilişkide bulunmama; iffetsiz, tartışmacı, kavgacı olmama.” 
Bakara/ 197-203. ayetlerden oluşan paragrafta ise haccın zamanı ve ikinci aşamasının uygulanması; geniş alanlarda eğitim öğretim gurupları oluşturulması, sonradan da belirlenmiş günlerde el Meşari’l Haram’da Allah’ın zikrinin gerçekleştirilmesi söz konusu edilmektedir. 
Hakkı Yılmaz...

Yorum Yaz

Yorumlarınız İçin Teşekkür ederim...Erkan Alaca

Etiketler

Aile (1) Alak (1) Alamet (1) Allah (4) Amacı (1) Amaç (1) Anlam (1) Arafat (1) Arap (1) Ay (1) Ayet (2) Bakara (1) Bakış (1) Boşanma (1) Bozmak (1) Bozulma (1) Buhari (1) Cemaat (1) Ceza (1) Cin (1) Cuma (1) Çelişki (1) Din (3) Diriltme (1) Doğa (1) Doğum (1) E-book (1) Enerji (1) FlashBook (1) Gerçek (1) Gösterge (1) Hac (1) Hacc (3) Hadis (2) Haksızlık (1) Haram (1) Haremlik (1) Hıristiyanlık (1) Hukuk (1) İbadet (1) İblis (1) İkame (1) İnsan (1) İsa (1) İslam (2) İşte Kur-an (1) Kabe (3) Kadın (6) Kadının Şahitliği (1) Kavram (1) Kaynak (1) Keffarat (1) Kontrol (1) Kul (1) Kuran (10) Kuran'da Cin (1) Kuranda Dua (1) Kuranda Kadın (4) Kurandaki Hac (2) Kürtaj (1) Mali Destek (1) Melek (1) Mesaj (1) Mescid (2) Meşaril (1) Mezhep (1) Miras (1) Mucize (4) Muhammed (a.s) (2) Nakıs (1) Namaz (5) Oruç (5) Ölüler (1) Peygamber (1) Ramazan (1) Rekat (1) Rivayet (1) Rüku (1) Rüşd (1) Salat (5) Savm (1) Secde (1) Selamlık (1) Sıyam (1) Sohbet (1) Sosyal (1) Sure (2) Şart (1) Şehr (1) Şöhret (1) Takva (2) Talak (1) Tanrı (1) Tavaf (1) Temizlik (1) Tevbe (1) Tirmizi (1) Tutmak (1) Ümre (3) Vakit (1) Yaratılış (1) Zihin (1)