25 Kasım 2012 Pazar

Mîrasta Kadın

0 yorum

Mîrasta Kadın 
Kadının İslâm dinindeki miras durumu, sürekli tartışılan ve eleştiri yöneltilen konuların başında gelmektedir. Bu durum, hem Müslümanlarca hem de eleştirmenlerce konuyla ilgili âyetlerin iyi anlaşılmamasından kaynaklanmaktadır. İlmihal ve fıkıh kitaplarındaki anlatıma göre İslâm’daki miras hukuku, kadın-erkek mirası bir yana, erkekler arasında, kız kardeşler arasında da sorun olarak gözükmektedir.
Yüce Allah şöyle buyurur:
Allah, size evlatlarınız hakkında Allah'tan bir taksim olarak yükümlülük ulaştırır: Erkek için, iki kadın payı kadardır. Eğer hepsi kadın olmak üzere ikiden fazla iseler, o zaman geride bırakılmış şeylerin üçte-ikisidir. Ve eğer bir tek kadın ise o zaman ona yarısıdır. Eğer ölen, ana ve baba ile birlikte çocuklar da bırakmışsa ana-babanın her birine altıda-bir; şâyet ölenin çocuğu yok da, mirasçı olarak ana ve babası kalmışsa, o zaman anası için üçte-birdir. Eğer ölenin kardeşleri varsa anası için altıda-birdir. Bu paylar, ölenin yaptığı vasiyet ve borçlardan sonradır. Babalarınız ve çocuklarınız; hangisinin size yarar bakımından daha yakın olduğunu, siz bilemezsiniz. Şüphesiz Allah, en iyi bilendir, en iyi yasa koyandır. (Nisa; 11)
Kur'ân'da miras ilkeleri böylece açıklandıktan sonra, “Şüphesiz Allah, her şeye en iyi şahittir. Babalarınız ve çocuklarınız; hangisinin size fayda bakımından daha yakın olduğunu, siz bilemezsiniz. Şüphesiz Allah en iyi bilendir, en iyi yasa koyandır. Allah, sapmayasınız diye açığa koyuyor ve Allah her şeyi en iyi bilendir. Bunlar, Allah tarafından size ulaştırılan bir yükümlülüktür. Ve Allah en iyi bilen ve çok yumuşak davranandır” diye uyarılarda bulunulmuş ve sonra pasaj: “İşte bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'a ve Elçisi'ne itaat ederse Allah onu, içinde sürekli kalanlar olarak altlarından ırmaklar akan cennetlere girdirir. İşte bu da, çok büyük kurtuluştur. Ve kim Allah'a ve O'nun Elçisi'ne karşı gelir ve O'nun sınırlarını aşarsa, onu, içinde sürekli kalmak üzere cehenneme girdirir. Ve alçaltıcı azap onun içindir” tehdidi ile bitirilmiştir.
Eskiden mîras, nesep ve sözleşmeye dayandırılmıştı, tarih kayıtlarına göre Araplar arasında da veraset, nesep ve sözleşmeye dayalı olarak tatbik edilmekteydi.
Allah, mirastan evvel, miras taksiminde haksızlık olabileceğinden hareketle vasiyete itibar edilmesini emretmiştir:
Sizden birinize ölüm hazır olduğu vakit, eğer bir hayır [mal] bıraktıysa, muttakiler üzerine bir hak olarak, babası-anası ve en yakın akrabası için, ma'rûf ile vasiyet etmek yazıldı [farz kılındı]. Artık her kim, bunu duyduktan sonra onu değiştirirse, onun günahı ancak onu değiştirenlerin üzerinedir. Şüphesiz Allah en iyi işitendir, en iyi bilendir. Artık her kim vasiyet edenin bir hata işlemesinden veya bir günaha girmesinden korkar da onların arasını düzeltirse, ona hiç bir günah yoktur. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. (Bakara: 180–182)
Ey iman etmiş kişiler! İçinizden birine ölüm hazır olduğu zaman, vasiyet sırasında aranızdaki şahitlik, kendi içinizden adalet sahibi iki kişidir yahut yeryüzünde yolculuğa çıkmış iseniz, sonra da ölümün musibeti size gelip çatmışsa, sizden olmayan iki kişidir. Eğer şüpheye düşerseniz, salâttan sonra onları alı korsunuz. Sonra da onları, "Akraba bile olsa, yemini bir çıkar karşılığı satmayacağız, Allah'ın şahitliğini gizlemeyeceğiz. Aksi hâlde günahkârlardan oluruz" diye Allah'a yemin ettirirsiniz. Sonra da eğer o ikisinin [şahitlerin] bir günah işledikleri anlaşılırsa, ölene daha yakın olan hak sahiplerinden diğer iki kişi onların yerine geçerler de, "Bizim şahitliğimiz, o ikisinin [önceki iki kişinin] şahitliğinden daha doğrudur ve biz kimsenin hakkına tecavüz etmedik. Aksi hâlde biz zalimlerden olurduk" diye Allah'a yemin ederler. İşte bu [böyle bir yemin], şahitliklerini usulüne göre yapmaları yahut yeminlerinden sonra yeminlerinin kabul edilmemesinden korkmaları için en yakın [iyi] yoldur. Allah'a takvâlı davranın ve kulak verin. Ve Allah, fâsıklar topluluğuna kılavuzluk etmez. (Mâide: 106–108)
Ve sizden eşler bırakarak vefat edecek olanlar, eşleri için senesine kadar evlerinden çıkarılmaksızın kendilerine yetecek bir malı vasiyet ederler. Artık onlar, çıkarlarsa, ma'rûf ile kendilerinin yaptıklarında sizin için bir günah yoktur. Ve Allah Azîz'dir Hâkim'dir. (Bakara: 240)
Allah, bu ilkeleri, Arap aile yapısındaki kıst [hakkaniyet] ölçülerine göre koymuştur. Zira babanın bıraktığı malın iktisabında, erkek çocukların katkıları vardı. O nedenle de erkek evlâdın kız evlâda göre daha fazla alması normaldir. Ancak aile, kazanç ve birikimini erkek evlâdı okutup meslek edindirmek için harcadığında, geriye kalan az miktardaki malın taksiminde okutulup doktor veya mühendis yapılmış, üst düzey gelir sahibi olmuş bulunan erkek kardeş iki, baba evinde bağda-bahçede ırgat olarak çalışan kız kardeş bir pay mı almalıdır? Görüldüğü gibi bazı durumlarda ikiye-bir hükmü ile hak tecelli etmiyor. Hakkın yerini bulması için ek maddeler gerekir ki Allah da böyle yaparak vasiyet ilkesini koymuştur
Bu ölçüler çerçevesinde örneklediğimiz aile bireyleri arasında kız evlâda 2 ya da daha fazla, erkek evlâda ise 1 ya da daha az verilebilir veya ailenin mal varlığı harcanarak okutulan erkek evlâda hiç pay verilmeyip, terekenin hepsi kıza verilebilir. Bütün bunlar, vasiyet ile gerçekleştirilir. Baba vasiyet etmediyse, kamu devreye girerek hakkaniyeti sağlar. Yani mirası, mirasçı kağıt üzerinden veraset ilamı vermez, hakkaniyeti sağlamak için terekenin iktisâbını ve daha evvelki servetin azaltılmasını araştırır, varislerin durumunu araştırır ona göre veraset belgesi verir.
Yukarıdaki âyetlerde, Bu paylar, onun [ölenin] yaptığı vasiyet ve borçlardan sonradır buyrularak, önce vasiyetin yerine getirilmesi ve borçların ödenmesi istenmiştir. Bakara Sûresinin 180. âyetinde ise, Sizden birinize ölüm hazır olduğu vakit, eğer bir hayır [mal] bıraktıysa, muttakiler üzerine bir hakk olarak, babası-anası ve en yakın akrabası için, ma'rûf ile vasiyet etmek yazıldı [farz kılındı] buyrularak, miras taksiminden doğacak haksızlıkların vasiyetlerle telafi edilmesi; diğer âyette ise hakkaniyetin sağlanması için hâkimin terekeyi paylaştırması hükme bağlanmıştır:
Artık her kim, bunu duyduktan sonra onu değiştirirse, onun günahı ancak onu değiştirenlerin üzerinedir. Şüphesiz Allah en iyi işitendir, en iyi bilendir. Artık her kim vasiyet edenin bir hata işlemesinden veya bir günaha girmesinden korkar da onların arasını düzeltirse, ona hiç bir günah yoktur. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. (Bakara: 181–82)
Âyetlerden anlaşıldığı üzere mirasta hakkaniyetin sağlanması için "vasiyet" müessesesine ihtiyaç vardır. Ne yazık ki, Veda Hutbesine, "Vârise vasiyet yoktur" ilavesi yapılıp, Rasûlullah'ın ağzından vasiyet ortadan kaldırılmak istenmiştir.
Ayrıca Nisa suresinin 7. âyetinde “Ana-baba ve akrabaların ölüp de geride bıraktıkları şeylerde erkek yetimlere bir pay vardır. Ana-baba ve akrabaların ölüp de geriye bıraktıklarından az olsa da çok olsa da farz kılınmış bir nasip olarak kız yetimlere de bir pay vardır.” buyrularak yetimlik çağındaki çocuklara erkek, kız ayırımı yapılmadan mirasın eşit olması hükmü getirilmiştir. 
Emek vererek, alnı terleterek kazanılanlara gelince, herkes, kadın erkek kendi hak ve nasibini alır. 
Ve Allah'ın bazınıza, diğerlerinizden fazla verdiği şeyleri temenni etmeyin. Erkeklere kazandıklarından bir pay vardır. Kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır. Ve Allah'ın fazlından isteyin. Şüphesiz Allah her şeyi en iyi bilendir. (Nisa; 32)
Hakkı Yılmaz...

Yorum Yaz

Yorumlarınız İçin Teşekkür ederim...Erkan Alaca

Etiketler

Aile (1) Alak (1) Alamet (1) Allah (4) Amacı (1) Amaç (1) Anlam (1) Arafat (1) Arap (1) Ay (1) Ayet (2) Bakara (1) Bakış (1) Boşanma (1) Bozmak (1) Bozulma (1) Buhari (1) Cemaat (1) Ceza (1) Cin (1) Cuma (1) Çelişki (1) Din (3) Diriltme (1) Doğa (1) Doğum (1) E-book (1) Enerji (1) FlashBook (1) Gerçek (1) Gösterge (1) Hac (1) Hacc (3) Hadis (2) Haksızlık (1) Haram (1) Haremlik (1) Hıristiyanlık (1) Hukuk (1) İbadet (1) İblis (1) İkame (1) İnsan (1) İsa (1) İslam (2) İşte Kur-an (1) Kabe (3) Kadın (6) Kadının Şahitliği (1) Kavram (1) Kaynak (1) Keffarat (1) Kontrol (1) Kul (1) Kuran (10) Kuran'da Cin (1) Kuranda Dua (1) Kuranda Kadın (4) Kurandaki Hac (2) Kürtaj (1) Mali Destek (1) Melek (1) Mesaj (1) Mescid (2) Meşaril (1) Mezhep (1) Miras (1) Mucize (4) Muhammed (a.s) (2) Nakıs (1) Namaz (5) Oruç (5) Ölüler (1) Peygamber (1) Ramazan (1) Rekat (1) Rivayet (1) Rüku (1) Rüşd (1) Salat (5) Savm (1) Secde (1) Selamlık (1) Sıyam (1) Sohbet (1) Sosyal (1) Sure (2) Şart (1) Şehr (1) Şöhret (1) Takva (2) Talak (1) Tanrı (1) Tavaf (1) Temizlik (1) Tevbe (1) Tirmizi (1) Tutmak (1) Ümre (3) Vakit (1) Yaratılış (1) Zihin (1)